16 Haziran 2008 Pazartesi

Yok Artık Jan Koller!

Diğer maçlara kıyasla nispeten ofansif başladı Çekler. Hoş, Matejovsky - Polak - Galasek üçlüsüyle sahaya çıktığında Brückner mesajı vermişti aslında: "Yok orta saha falan, şişiriyoruz abiler!"


Dolayısıyla ilk yarım saatte şöyle bir görüntü çıktı ortaya.. Top Çekler'deyken sürekli havada bir top, bize geçtiğinde topu yere indiren ama topu koşturmak yerine sürekli kendileri koştuğu için gereksiz yorulan ve pas verimliliği yerlerde sürünen bir takım. Golü yediğimiz dakika olan 33'te topa sahip olma oranları % 59 - 41 lehimizdeydi ama bunu avantaj olarak kullanabildik mi! Hayır...

Çekler'in ilk yarıdaki presi de aslında bizi kendilerinin oynaması gerektiği şekilde oynamaya yönlendirmek için yapılmış bir presti. Sahanın 2/3'ünde yapılan bir pres sonucu topu aralarında dolaştırmaktan sıkılan (!) stoperlerimizden birinin topu Semih - Nihat ikilisine şişirmesi ve topun uzun Çek savunmacıları tarafından alınması... Gayet de başarılı bir şekilde yedik bu numarayı ilk 45 dakika...

İkinci yarıya Sabri hamlesiyle başladık ki en azından yediğimiz gole kadar bu hamle gayet başarılı göründü. Yediğimiz ikinci golün bahsini bile açmak istemiyorum. Oyun durduğunda değişiklik için yeteri kadar bastırmayan teknik kadro, 4. hakem, uzun zamandır gördüğüm en kötü niyetli hakem olan Freujdfeldt derken Çek takımının bence en iyisi Plasil zor poziyonda çok iyi bir vuruşla maçı bizim için çıkmaza soktu.. ya da biz öyle düşündük..

Dakikalar 71'i gösterirken bence Fatih hocanın maçı, kaderi, belki de turnuvanın gidişatını değiştiren komutu geldi.. Sabri sağ beke, Kazım sağ kanada, Hamit de #10 numara pozisyonuna geçti. Bu dakikadan sonra da Arda'nın ateşlediği, kaptan Nihat'ın önderlik ettiği, Servet'in kahramanlaştığı ve Hamit'in yıldızlaştığı bir yirmi - yirmi beş dakika izledik...

Üç asistle maça damganın babasını vuran Hamit, neden sağ beke hapsedilmemesi gerektiğini gösterirken, Nihat yokları oynadığı 255 dakikanın acısını biri fırsatçılık biri ustalık kokan iki golle çıkardı. Bu dakikalarda Brückner'in yapması gereken tek bir değişiklik vardı, yorgunluktan boyu 1,85'e düşen Koller'i çıkarıp elindeki tek süratli forvet Baros'u oyuna sokmak. Ama kendisi Onur'un favori (!) adamı Vlcek'i oyuna dahil edince bence "ip çekme operasyonuna" ciddi katkıda bulundu.

Tam anlamıya mucizevi bir galibiyet olduğu kesin.. Maçın başı, ortası, sonu.. Her şeyiyle.. Ama Hırvatistan karşısında oynayacağımız çeyrek finalden galip ayrılmak istiyorsak hemen hazırlıklara başlamalıyız çünkü Hırvatlar'ın hücum silahları çok daha fazla.. Belki Çek savunması bireysellik vetakım uyumu açısından Hırvat savunmasına göre daha iyi olabilir ama turnuvanın Hollanda ile birlikte turnuvanın topu en iyi yönlendiren orta sahasına karşı oynayacağımızı unutmamalıyız (Modric - Rakitíc; oynarlarsa Pranjic ve Kranjcar).. Belki de Çekler'in bugün ilk yarıda bize yaptığı 2/3 Presi biz yaparak bir çözüme ulaşabiliriz, kim bilir..

Bu arada tahminimin yanlış çıkmasına ilk defa bu kadar sevindim...

Tahminlerle bitirelim...


Österreich - Deutschland : 1 - 2

Polen - Kroäzien: 0 - 2

Hiç yorum yok: